Gelecek hakkında ne biliyoruz ve bunu nasıl biliyoruz? Neyin geleceğini tahmin etmek, nereye gittiğimizi tahmin etmek veya tanımlayabilmek, dünyanın kökeni hakkında kendimize sorduğumuz sorular kadar eski bir özlemdir. Nereden geliyoruz ve nereye gidiyoruz.
Geçmişe az çok silinmez izlerden ulaşılabilir. Ancak arkeolojik kalıntılarda ya da geleceğin kitaplarında (ya da öyle olduğunu varsayıyoruz) iz ya da kanıt arayan kaşiflerimizi gönderemiyoruz.
Gerçekliği araştırmak için en iyi aracımız olan bilimsel yöntem
strictu sensu uygulanamaz. Gelecekle ilgili hipotezler formüle edebiliriz, ancak geçerliliğini şimdiki zamanda çürütmemize izin veren deneyler tasarlayamayız. “Gelecek çalışmaları” ile felsefi olarak bataklık bir arazide ilerliyoruz. Gelecek her zaman bekleyen bir konudur.
Ne kadar ileriyi tahmin edebiliriz? Gelecekle ilgili hayal gücümüzü ne kadar genişletebiliriz? Ne kadar ileri gitmeliyiz? Nükleer savaş, küresel ısınma veya robotik zekaya boyun eğme hakkında neden distopik ve kıyamet imgeleri bize hükmediyor? Tüm teklifler eşit derecede geçerli mi? Fütürolojide her şey yolunda gider mi?
Bir dizi distopik gelecek görüntüsü alıyoruz. Netflix dizisi Love Death And Robots birçok başarılı örnekten sadece biri.